Bakan IŞIK HaberTürk Televizyonu'nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.
"İncirlik Üssü bir NATO üssü değildir. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Türkiye'nin izni ile orada bulunuyorlar. Türkiye bu noktada ABD ile de diğer koalisyon ülkeleriyle de görüşmelerini sürdürüyor. Bu görüşmeler eğer Türkiye'nin çıkarlarını tehdit eder bir noktada cereyan eder ve bir sonuç alınamazsa o zaman Türkiye her türlü ihtimali değerlendirir"
Işık, HaberTürk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
İzmir'deki terör saldırısına yönelik bir soru üzerine Işık, şehit polis Fethi Sekin ve zabıt katibi Musa Can'a Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Saldırıyla ilgili teknik bilgileri İçişleri Bakanlığının paylaştığını anımsatan Işık, bölgenin yeniden şekillendiğine dikkati çekti.
Işık, "Bölgenin yeniden şekillenmesi sürecinde aslında bugünkü olayları öyle okumak gerekiyor, bu süreçte Türkiye'nin etkisizleştirilmesi, bölgede inisiyatif alamaması, rol üstlenmemesi için dikkat ederseniz, terör sistematik olarak artırılma gayreti içerisinde." diye konuştu.
PKK terörünün 1980'lerde başladığını hatırlatan Işık, birinci Körfez Savaşı sonrasında ise terörün yükseldiğini işaret etti.
Işık, şöyle devam etti:
"İkinci dalgada da Irak'ın işgali sonrasında terör yükseldi. Sol örgütlerin terörü vardı fakat bunlar yetmedi demek ki DEAŞ terörü Türkiye'nin başına bela edildi. Şimdi o da yetmedi FETÖ Türkiye'nin başına bela edildi. 100 yıl sonra bölgenin tam bir türbülans içinden geçtiği kaotik bir ortamın oluştuğu bu zaman dilimi içerisinde belli ki yeniden yapılanmada Türkiye'nin çok rol alması istenmiyor. Türkiye'nin etkisiz kılınması, kendi kısır çekişmeleri içinde, kendi dışında ne olup bittiğini çok fazla sorgulamayan ve gelecekte de kendine dayatılan her türlü senaryoya 'evet' demek zorunda kalan bir ülke olması isteniyor. Şu anda bütün terör olaylarının arka planında bunu görmek gerekiyor."
Bu terör örgütlerinin "bir el tarafından yönetildiği" yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine Bakan Işık, "Türkiye'nin bölgede etkisizleştirilmesinden çıkarı olan bir veya birkaç güç odağının bu örgütler üzerinde çok etkin olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla burada terörün asıl hedefi Türkiye'nin bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalması hatta Türkiye'ye bu noktada biçilen rolü Türkiye'nin eksiksiz oynaması. Kendi toprakları içerisinde operasyon yapıldığında ona dahi sessiz kalmasını sağlamaya yönelik. Bunu görmemiz lazım." değerlendirmesini yaptı.
Terör örgütlerinin nöbetleşe eylem yaptığını vurgulayan Işık, Türkiye'nin tüm bunlara karşı yapması gereken en önemli şeyin ise birlik ve beraberliğini korumak olduğunu söyledi.
Terör olaylarının Türkiye'de bir yılgınlık oluşturma amacı taşıdığını ifade eden Işık, "Tarihin yeniden yazıldığı bir dönemi biz yeniden yaşıyoruz aslında. Bizim terörün asıl amacına yönelik dikkatli, hassas ve proaktif olmamız gerekiyor. Ben Türkiye'nin Allah'ın izniyle bütün bu terör eylemlerinin üstesinden geleceğine inanıyorum. Türkiye bunlara teslim olmayacak." diye konuştu.
"Dünkü saldırıyı PKK yaptı diyebilir miyiz?" sorusu üzerine Işık, "İlk işaretlerin bunu gösterdiğini söylemek yanlış olmaz." ifadesini kullandı.
- Ortaköy'deki terör saldırısı
Ortaköy'deki terör saldırısı ile ilgili bir soru üzerine de Işık, bu saldırının çok profesyonelce yapıldığını, saldırganın arkasında birtakım güçlerin bulunmasının ise kuvvetle muhtemel olduğunu değerlendirdi.
Bu güçlerin bulunması için çalışmaların sürdüğünü aktaran Işık, "Benim gördüğüm bu çok profesyonelce yapılmış, planlanmış bir terör eylemi ve bu teröristin arkasında mutlaka birtakım unsurlar var." diye konuştu.
- DEAŞ'la mücadele
Bazı siyasiler tarafından yapılan yorumların hatırlatılarak, "Terör saldırılarını doğrudan ABD ile ilişkilendirebiliyor musunuz?" sorusu üzerine Işık, "ABD, DEAŞ'le mücadele edeceğim diye, bu mücadeleyi de yaparken 'taşeron kullanacağım' diye bölgede PYD'yi kendine bir partner olarak seçti. Bunun yanlış olduğunu biz Türkiye olarak baştan beri söylüyoruz." açıklamasında bulundu.
PYD'nin PKK'nın Suriye'deki kolu olduğunu ve buradaki Kürtleri asla temsil etmediğine vurgu yapan Işık, şunları söyledi:
"Biz muhataplarımıza bunu her fırsatta söylüyoruz. Terör örgütleriyle işbirliği yapmak, kesinlikle yılanla çuvala girmektir. Burada ABD bu noktada stratejik bir yanlış yaptığı için şimdi o yanlışın bedelini hem bölge olarak biz ödüyoruz hem de bu bedel eninde sonunda ABD'ye de dönecek. Bundan hiç kuşku yok. Bugüne kadar bütün terör örgütleri başta kendisini destekleyenlere karşı eninde sonunda hamle yapmıştır. ABD, 'ben DEAŞ'la mücadele edeyim ama bu mücadeleyi vekalet mücadelesi şeklinde yürüteyim, bölgede de PYD'yi taşeron olarak kullanayım' diye son derece yanlış bir tercih yaptı. O tercihten dolayı PYD'ye silah veriyor. Tabii bu silahın o bölgede dağıtılması artık kontrolün imkansız olması sonucunu doğruyor."
Fikri Işık, o silahların bazen Türkiye'de PKK'nın elinde bazen uluslararası silah piyasasında bazen de Irak'ta ve Suriye'de DEAŞ'ın elinde bulunduğunu bildirdi.
Işık, "ABD bilinçli olarak Türkiye'deki terörü artırmak için bunu yapıyor demek çok iddialı bir cümle olur. Bu noktada elimizde böyle bir veri yok. Ama bu sonuç itibarıyla ABD'nin PYD'yi desteklemesi ve silah vermesi, bu silahların Türkiye'ye karşı PKK aracılığıyla, PYD aracılığıyla kullanılması sonuçta böyle bir cümleyi kaçınılmaz kılıyor." dedi.
- İncirlik Üssü konusu
İncirlik Üssü'yle ilgili yapılan son açıklamalarının hatırlatılarak, "Kapatılması söz konusu mu?" denmesi üzerine Bakan Işık, üssün hükümetten daha çok kamuoyu tarafından sorgulandığına işaret etti.
Burada hedefin DEAŞ'le mücadele olduğunun altını çizen Işık, DEAŞ'ın ortak düşman olduğunu belirtti.
Türkiye'nin kendi sınır güvenliğini sağlamak, DEAŞ'ı bölgeden atmak için Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattığını anımsatan Işık, şöyle devam etti:
"Bu harekatın birincil hedefi DEAŞ'ın bizim sınır hattımızdan ve bölgeden söküp atılması. Peki böyle bir mücadele koalisyonun kuruluş amacı olduğu için koalisyonun ve başta ABD'nin Türkiye'ye destek vermesi gerekmez mi? '20 kilometrenin aşağısında size destek vermiyoruz.' Niye? 19'ncü kilometredeki DEAŞ'ta, 21'nci kilometredeki DEAŞ değil mi? 30'ncu kilometredeki DEAŞ'lının, 19'ncü kilometredekinden ne farkı var? Burada bir samimiyet problemi var. ABD burada samimi olarak maalesef Türkiye'ye gerekli desteği vermiyor. Siz koalisyonu DEAŞ'la mücadele için kurdunuz. Bizden de yardım istediğiniz. 'Koalisyon güçlerinin İncirlik'te konuşlandırılması doğrudur, biz bu izni veriyoruz' dedik. Peki bu izni verdikten sonra bizim DEAŞ'la mücadelede desteğe ihtiyacımız varken siz niye bu desteği vermiyorsunuz? Niye ipe un seriyorsunuz? Yok görüştük, şöyle oldu, böyle oldu, yan yattı çamura battı, bu. Siz bu anlayışla hareket ettiğiniz sürece, o zaman Türkiye kamuoyu da diyor ki 'Bunlar samimi değil, bunların gizli ajandası var.' 20 kilometreye kadar destek verdiniz de 20 kilometreden sonra niye destek vermiyorsunuz? Bunun Türkiye'de sorgulanması gayet tabiidir."
- İncirlik bir NATO üssü değil
Işık, her görüşmelerinde bu konuları ABD'li yetkililerle konuştuklarını ve bütün hassasiyetleri ortaya koyduklarını belirtti.
Işık, şu değerlendirmeleri yaptı:
"ABD bizim NATO'da müttefikimiz. Müttefiklik ilişkisinin temeli açıklık ve samimiyet olmalı. Eğer açıklık ve samimiyete dayanmayan bir müttefiklik ilişkisi varsa, bu ilişkiyi sürdürmek zorlaşır. Burada bizim müttefiklerimizden beklentimiz Türkiye'ye karşı açık ve samimi olmaları. Biz bunu bekliyoruz. Bu, 'bugünden yarına İncirlik kapatılacak' anlamına gelmiyor. İncirlik Üssü bir NATO üssü değildir. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Türkiye'nin izni ile orada bulunuyorlar. Türkiye bu noktada ABD ile de diğer koalisyon ülkeleriyle de görüşmelerini sürdürüyor. Bu görüşmeler eğer Türkiye'nin çıkarlarını tehdit eder bir noktada cereyan eder ve bir sonuç alınamazsa o zaman Türkiye her türlü ihtimali değerlendirir. İncirlik'teki koalisyon güçlerinin varlığı DEAŞ'la mücadele dışında başka bir amaca yönelik bulunduruluyor kanaati oluşursa elbette gereği yapılır. Şu anda bunu söylemek için çok erken. Sonuçta biz bir ittifak içerisindeyiz."
ABD'li yetkilileri bu konuları defalarca konuştuklarını yineleyen Işık, bazı olumlu adımlar atıldığını, olumlu yansımalar olduğunu ancak bunun bekledikleri hızda gerçekleşmediğini bildirdi.
ABD ve diğer koalisyon ülkeleriyle görüşmelerinin sürdüğünü tekrarlayan Fikri Işık, "Ümit ederiz ki bu görüşme trafiğinde sonuç alırız. Yoksa adım atılmayan bir görüşmenin sonuçta itibarı olmuyor. Sorunlarımızı bütün açıklığıyla ortaya koyuyoruz. Sonuçta yetki Türkiye'dedir. Bu konuda son karar Türkiye'nindir. Bu konularda gerekmedikçe nihai kararı vermeyiz ama gerektiğinde vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın." şeklinde konuştu.
- ABD'den beklentiler
"Donald Trump döneminden ne bekliyorsunuz?" sorusu üzerine Işık, birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana bölgenin ciddi istikrarsız olduğunu hatırlattı.
Irak ve Suriye'deki yaşananları anımsatan Işık, "Böyle bir dönemde maalesef bu koalisyonun liderliğini üstlenen ABD'nin kararsızlığı, tutarsızlığı ve dünyanın diğer ülkelerine güven vermeyen politikaları bölgeyi içinden çıkılmaz hale getirdi." diye konuştu.
Bunun sadece Türkiye'de sorgulanmadığını ABD'de de ciddi şekilde sorgulandığını aktaran Işık, ABD'nin bugüne kadar yapması gerekenleri yapmadığını söyledi.
ABD seçimlerinde, Suriye'deki başarısızlığın bile rol oynadığını düşündüğünü bildiren Işık, "Sayın Obama'nın özellikle ikinci döneminin bu noktadaki politikasızlık üretmesi, sadece bölgede değil, ABD'de ciddi tepki oluşturdu. Suriye politikası Amerika açısından tam bir başarısızlıktır ve hayal kırıklığıdır. Ümit ederim bu dönemde, yeni Amerikan yönetimi Suriye'yi doğru okurlar. Yapılması gerekenleri yaparlar ve bölgede daha fazla acı göz yaşı olmaz." diye konuştu.
ABD'nin Suriye'de denklem dışı kaldığı yönündeki yorumların hatırlatılması üzerine Işık, bunun ABD'nin politikasızlığının bir sonucu olduğunu vurguladı.
Işık, şunları kaydetti:
"ABD politikasızlığı politika sayıp, kendini pasivize etmeseydi belki bugüne kadar bu çözüm bulunmuş olurdu. Ama Amerika kendine yönelik bazı gerekçeler üreterek, politikasızlık politikası izledi. Şimdi de denklem dışı kalma riski var. Denklem dışı demek belki doğru olmaz ama son ateşkes sürecinde ana oyuncular olarak Türkiye ve Rusya inisiyatif aldı. ABD daha sonra BM kararına dönüştü. Ümit ederiz ki bundan sonra geçtiğimiz dönemdeki hatalardan da ders alırlar ve Suriye'de, Irak'ta kalıcı istikrar sağlanır. Sonuçta Türkiye, Suriye ve Irak'ta istikrarı destekliyor. Türkiye'nin en büyük çıkarı istikrardır."
El Bab operasyonundaki son duruma ilişkin soru üzerine Işık, El Bab'a gelene kadar farklı bir strateji bulunduğunu, burada küçük yerleşim birimleri ve küçük öbekler halindeki terör örgütü DEAŞ militanları olduğunu belirtti. El- Bab'a gelince bunun bir şehir savaşına dönüştüğünü ifade eden Işık, burada sivil kayıpların yaşanmaması için Türkiye'nin büyük hassasiyet gösterdiğini dile getirdi. Bu nedenle operasyonun yavaş ilerlediğine işaret eden Işık, "Bir tek sivilin hayatını kaybetmemesi için Türk Silahlı Kuvvetleri de Özgür Suriye Ordusu da çok büyük bir gayret gösteriyor. Bu, biraz harekatı yavaşlatan bir neden, diğeri de hava şartları." diye konuştu.
Buna rağmen harekatın planlandığı gibi devam ettiğinin altını çizen Işık, gerekli taktik adımların anında atıldığını kaydetti.
"El Bab'ın düşmesi yakın mı?" sorusuna karşılık Işık, oradaki askerlerin bir taraftan terör örgütü DEAŞ'le mücadele ederken diğer taraftan da sivillerin zarar görmemesi için çalıştığını vurguladı. Bakan Işık, "Mümkün olan en kısa zamanda El Bab operasyonunun tamamlanması için her türlü tertiplenme yapılıyor. Bir takım askeri gereklilikler anında yerine getiriliyor. Sonuçta bir şehir savaşı olduğu için 'bugün girdik, yarın bütün DEAŞ'tan şehri temizledik' demek çok kolay değil." değerlendirmesinde bulundu.
Rakka operasyonuna ilişkin ABD ile görüşme olup olmadığının sorulması üzerine Işık, bu konuda askerler arasında sürekli görüşmeler yapıldığını aktardı. Işık, Türkiye'nin, Musul ve Rakka'dan terör örgütü DEAŞ'ın temizlenmesinde mücadelenin başarısının bölgenin DEAŞ sonrası nasıl şekilleneceğine bağlı olduğunu, bu nedenle de şimdiden bölgeye YPG ve PYD'nin sokulmaması gerektiğini söylediğini anımsattı. Işık, baştan beri, bölgeye kendi etnik yapısından kimsenin bulunmadığı bir örgütünün sokulması halinde halkın "Burası DEAŞ'tan temizlendiğinde, toprağımız elimizden alınacak" endişesi taşıyacağını, bu nedenle de insanların DEAŞ'a sarılacağı ve mücadelenin güçleşeceğini ifade ettiklerini belirtti.
Bakan Işık, bu nedenle Musul'da Merkezi Irak Yönetimi ordusunun, Rakka'da da bölge insanından kurulan unsurların mücadele etmesi gerektiğine işaret etti.
Türkiye'nin ABD'ye "PYD ile iş tutmayı, bölgede bir aktör haline getirmeyi bırakın, gelin bu işi oradaki yerli Arap unsurlardan oluşturacağımız unsurlarla Rakka operasyonunu yapalım" dediklerini aktaran Işık, bu şekilde mücadelenin kolaylaşacağını, bununla ilgili çalışmaların da sürdüğünün altını çizdi.
- "ABD'nin tamamen sözünü tutmasını bekliyoruz"
ABD'nin Münbiç'te kesinlikle PYD unsuru kalmayacağına söz verdiğini ancak bu sözlerini tutulmadığını anlatan Bakan Işık, şöyle devam etti:
"Hala arzu edilen sonuç yok. Eğer Amerika bu sözünü tutmazsa yani PYD unsurlarından Münbiç'i tamamen temizlemezse o zaman Türkiye, bu temizlik harekatını yapacak. Bunda hiç tereddüt yok. Bunu muhataplarımızla sürekli görüşüyoruz. Beklentimiz, ABD'nin bu konuda verdiği sözü tamamen tutması, göstermelik birtakım çekilme operasyonlarının dışında, tamamen PKK/PYD unsurlarını bölgenin, Münbiç'in tamamen dışına çıkarması ve bölgenin Cerablus'ta, Rai'de diğer bölgelerde olduğu gibi kendi halkı tarafından yönetilmesi."
- "Sincar Türkiye'nin kırmızı çizgisi"
Türkiye'nin Sincar'da ikinci bir Kandil istemediğini açıkladığı ve Başbakanı Binali Yıldırım'ın yarın Irak'a gideceğinin anımsatılarak, görüşmede sınır ötesi bir harekat ve Sincar'ın gündeme gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine Işık, "Hiç kuşkusuz gündeme gelecek" yanıtını verdi. Türkiye ve Irak'ın iki kardeş ülke olduğunun altını çizen Işık, bu nedenle sorunların konuşularak çözülmesi gerektiğine dikkati çekti.
Işık, ziyaretin sorunların konuşulması ve bölgenin bir an önce istikrara kavuşması için görüş alışverişinde bulunulması için önemli bir fırsat olduğuna işaret ederek, bu konuların ele alınacağını söyledi. Sincar'ın Türkiye açısından "kırmızı çizgi" olduğunun altını çizen Işık, Türkiye'nin PKK terörü nedeniyle çok bedel ödediğine işaret etti.
Bakan Işık, sözlerin şöyle sürdürdü:
"Sincar'ın yeni bir Kandil olmasını dolaylı veya doğrudan, doğduran bir Kandil olmasına zaten her ne şartla olursa olsun, bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyeceğiz, bunu herkes biliyor. ABD de Irak da Kuzey Irak'taki bölgesel yönetim de bütün dünya biliyor. Sincar'ın dolaylı olarak dahi olsa, yani YBŞ dedikleri bir oluşum vasıtasıyla içerisine başka unsurları da katarak, Suriye'deki Suriye Demokratik Güçleri örtüsü gibi bir örtüyle YBŞ ile dahi olsa PKK'nın orada varlık göstermesini Türkiye asla kabul etmeyecek."
Bu konuda Irak'tan gelen açıklamaların memnuniyet verici olduğuna işaret eden Işık, "Sincar'da PKK varlığının dolaylı veya dolaysız olarak bulunması Türkiye'nin kesin kırmızı çizgisidir. Türkiye bu noktada güvenliğini tehdit altına hissederse özellikle gerekeni yapmaktan çekinmez." ifadelerini kullandı.
"Bu gereken, kara harekatı olabilir mi" sorusuna karşılık Işık, Irak'ın hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, yarın Sincar'daki PKK varlığının ortadan kaldırılması için neler yapılması gerektiğinin konuşulacağını ifade etti.
Irak'ın istikrarını geciktirecek her şeyden kaçınmak istediklerini vurgulayan Işık, Türkiye'nin önceliğinin Türkiye'yi tehdit eden yapıların oradan bertaraf edilmesi, DEAŞ'ın tüm unsurlarıyla oradan sökülüp atılması ve Irak'ın bir an önce istikrara kavuşması olduğunu söyledi.
"Ziyarette kara harekatı seçeneği masada olacak" şeklindeki sözler üzerine Işık, şunları söyledi:
"Böyle bir ziyaret öncesinde 'kara harekatı masada olacak' demek diplomatik nezakete uymaz. Ama şunu söylemek durumundayız, şu anda Irak'ın da kabul ettiği, PKK'nın Sincar'dan ve bölgeden sökülüp atılması Türkiye'nin en temel önceliği. Bu noktada iş birliği yapacağız. Kara harekatı Irak'ı işgal gibi değerlendirilemez. Biz Irak Merkezi Hükümetiyle kuzeydeki bölgesel yönetimle son derece güçlü bir koordinasyon içerisinde PKK'nın ve bölgede Türkiye'ye tehdit teşkil eden unsurların bölgeden tamamen sökülmesi için iş birliğini artıracağız."
- Başika'nın statüsü
"Ziyarette Başika'daki statüsü konusunda adım atılır mı?" sorusunu üzerine de Işık, bu konuda yoğun diplomasinin devam ettiğini bildirdi. Türkiye'nin DEAŞ'la mücadele konusunda oradaki 6 bine yakın insanı eğittiğini aktaran Işık, Başika'daki Türk askerlerinin de 700'ün üzerindeki DEAŞ militanını etkisiz hale getirdiğini kaydetti.
Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesinde Başika'nın önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Işık, bu noktada oluşan rahatsızlıkları gidermenin de öncelikleri arasında yer aldığını, bu konudaki görüşmelerin sürdüğünü ve yarınki ziyarette gündeme geleceğini söyledi. Bakan Işık, bu sorunun nasıl yönetileceğine ilişkin güzel gelişmelerin olmasını umduğunu ifade etti.
- "Dikey yapılanma çok büyük oranda tasfiye edildi"
"15 Temmuz sonrası FETÖ'den TSK'nın tamamen arındırıldığını düşünüyor musunuz?" sorusuna karşılık Işık, böyle bir şey söylemenin büyük bir iddia olacağını ve mücadeleyi zayıflatacağını dile getirdi. Örgütün hem dikey hem yatay yapılanması bulunduğuna işaret eden Işık, "Dikey yapılanmanın çok büyük oranda tasfiye edildiğini söyleyebilirim. Ancak yatay yapılanmada mücadelemiz devam ediyor. Şu ana kadar 5 bin 754 TSK mensubu ihraç edildi. Üçü general olmak üzere 989 tanesi de açığa alındı. Bu mücadele TSK'da devam edecek." bilgisini paylaştı.
Işık, TSK'da bundan sonra FETÖ değil hiçbir örgütün barınmaması için yapısal tedbirler aldıklarını da kaydetti.
"Genelkurmayın yapısında bir değişiklik yapılacak mı?" sorusu üzerine Işık, 15 Temmuz sonrası zaten bazı değişiklikler yapıldığını, bunların devamı niteliğindeki teknik değişiklikleri de yaptıklarını söyledi.
Işık, "Darbe girişimi tamamen aydınlatıldı diyebilir misiniz, hala karanlık noktalar var mı?" sorusuna "Tabi var. Darbe girişimi her yönüyle aydınlatılmış dersek o bir mübalağa olur, bizim açımızdan da tehlikeli bir durum olur." karşılığını verdi.
Cumhuriyet savcılarının yoğun bir şekilde çalıştığını her gün yeni delillere ulaşıldığını belirten Işık, bunun bir süreç ve Türkiye'nin bekası olduğunu, mücadeleyi uzun soluklu olarak gördüklerini belirtti.
- "Bedelli askerlik kısa ve orta vadede gündemde yok"
Bedelli askerliğin gündemde olup olmadığını sorulması üzerine Işık, "Kısa ve orta vadede bedelli askerlik şu anda hükümet gündemimizde yok. Bir taraftan terörle mücadele ediyoruz diğer taraftan Fırat Kalkanı Harekatı'nı yürütüyoruz. Bir tarafta orada canlarını hiçe sayarak vatani görevlerini yapan askerler varken, bizim burada bedelliyi konuşmamız hiç doğru değil. Bu konuda benim tavrım net. Kısa ve orta vadede bedelli olayını kesinlikle düşünmüyoruz. Ama şartlar değişirse bir şey diyemem."
Türkiye'nin yeni bir savunma konseptine ihtiyacı bulunduğuna dikkati çeken Işık, tehdit önceliklerine göre TSK'nın yapılanmasının yeniden değerlendirildiğini, kaç kişilik bir orduya ihtiyaç bulunduğunun tespit edileceğini, sayıya göre bedelli konusunun gündeme gelebileceğini söyledi. Bunun da birkaç yıl alacağını bildiren Işık, meşru mecburiyeti olmayanların bir an önce askerliklerini yapmalarını tavsiye etti. Işık, bakaya konumuna düşen veya yoklama kaçağı olanların iş yerlerine de tebligatlar gönderdiklerini bildirdi.