ANA SAYFA BAKAN KURUMSAL BİRİMLER BASIN FAALİYETİ HİZMETLER SİTE HARİTASI
Bakanlık Geri
Bakan Yaşar GÜLER

Yaşar GÜLER

Bakan

1954 doğumlu olan Yaşar GÜLER, Teğmen rütbesiyle 1974’te Kara Harp Okulundan ve 1975’de Muhabere Okulundan mezun olmasını müteakip 1975-1984 yıllarında çeşitli birliklerde Muhabere Takım ve Bölük Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.

1986’da Kara Harp Akademisinden, 1988’de Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun olduktan sonra Kurmay subay olarak sırasıyla; Yurt İçi Bölge Komutanlığı Harekât Başkanı (1986-1988), Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı Plan Subayı (1988-1991), 12’nci Piyade Tümen Komutanlığı Harekât ve Eğitim Şube Müdürü (1991-1992), Silopi’de İç Güvenlik Tabur Komutanı (1992-1994), Bosna-Hersek Türk Tugayı Komutan Yardımcısı (1994-1995), Başbakanlık Askerî Başdanışmanlığı Proje Subayı (1995-1997), Napoli/İtalya’da konuşlu NATO Güney Bölge Komutanlığı Muhabere Başkan Yardımcısı (1997-1999), Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi Komutanı (1999-2000), Genelkurmay Başkanlığı Tatbikatlar Şube Müdürü (2000-2001) olarak görev yapmıştır. 2001 yılında ise Tuğgeneralliğe terfi etmiştir.

Tuğgeneral rütbesiyle 10’uncu Piyade Tu...

Devamı

MSB | T.C. Millî Savunma Bakanlığı

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Habertürk Televizyonunda Gündeme Dair Soruları Cevapladı

Tarih: 15.08.2024

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır'a verdiği özel mülakatta gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Terörle mücadele başta olmak üzere savunma ve güvenlikle ilgili soruları yanıtlayan Bakan Yaşar Güler'in Habertürk televizyonunda yayınlanan açıklamaları şu şekilde:

TERÖRİSTLERİ TARİHİN SAYFALARINA GÖMECEĞİZ

Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak şu anda en yoğun uğraştığımız faaliyet terörle mücadelemiz. Çünkü ülkemizi, milletimizi bu 40 yıllık bu beladan kurtarmak için çok yoğun şekilde çalışıyoruz. Yakın coğrafyamız başta olmak üzere pek çok bölgede ciddi hassas gelişmelerin yaşandığı bir dönemde artan risk, tehdit ve tehlikeler karşısında ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak, hak ve menfaatlerimizi korumak için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde azim ve gayretle çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Böylesine hassas bir süreçte görev ve sorumlulukları artan Millî Savunma Bakanlığımız ve dolaylı tabii ki Türk Silahlı Kuvvetlerimiz İstiklal Harbimizden bugüne kadar en yoğun, en kapsamlı ve en etkili faaliyetleri icra ediyoruz. Tabii ki yakın coğrafyamızda yaklaşık 40 yıldır bu PKK terör örgütü maalesef ülkemizin başına bela edilmiş bir örgüttür. Dünyada çeşitli kaynaklar, ülkeler tarafından besleniyor, destekleniyor ve hâlâ bu faaliyetleri de devam ediyor. Ama biz inanıyoruz ki en kısa zamanda ne kadar destek verirlerse versinler, kim arkasında durursa dursun hepsiyle beraber bunları tarihin sayfalarına gömeceğiz.

1 YILDA 16 KOMANDO TUGAYI KURDUK

Tabii ki terörle mücadelemiz çok uzun bir süreçten geliyor. Daha önceden Türk Silahlı Kuvvetlerinde bizim üç tane komando tugayımız vardı. Bunların hepsi çok kahraman birlikler. İşte Kayseri, Bolu, herkesin bildiği gibi ve Siirt'teki Komando Tugaylarımız. Bunlarla beraber terörle mücadelemizi elimizden geldiği kadar yoğun, etkin faaliyetlerle sürdürmeye devam ediyorduk. Ama tabii bunların sonuçta 9-10 tane komando taburu. Mart, Nisan, Mayıs gibi birliklerimiz başlıyordu operasyonlarına. Gidiyorlar, kahramanca onlar mücadele ediyorlar. Kasım, aralık en geç, kar yağdığı zaman mecburen oraları bırakıp tekrar geri dönüyorlardı. Kendi esas üslerine dönüyorlardı Bolu'ya, Kayseri'ye, Siirt'e. Şimdi tekrar önümüzdeki mayısta gidiyoruz. Örgüt gelmiş oraları tekrar işgal etmiş. Tekrar mücadele ediyoruz. Tekrar böyle bir fasit döngüye dönüşüyor. Ve biz en sonunda işte Kara Kuvvetleri Komutanı olduğumuz zaman baktık, bunun böyle yürümesi söz konusu olamaz. Buna mutlaka bir çözüm getirmemiz lazım ve çok yoğun bir faaliyetle yaklaşık bir yıl içerisinde o zaman 16 tane komando tugayı kurduk, şu anda 20'den fazla. Tabii o tarihten beri daha kurmaya da devam ediyoruz. 20'den fazla. Ve bunlarla artık kapsamlı operasyonlara başladık. Bu ne demek kapsamlı? Gidiyoruz ve kalıyoruz.

Oradaki üs bölgelerimizde yaklaşık 7-8 senedir o üs bölgelerinde birliklerimiz kahramanca çatışmalarına devam ediyorlar. Ve terör örgütünü tamamen çaresiz bir vaziyete dönüştürdük. Nereye girse, nereye gitse mutlaka karşısında bizi buluyor artık. Ve bunun böyle gideceğini de çok iyi anladılar. Bu tabii ki terörle mücadeledeki konseptin değişmesi aslında her şeyi değiştirdi. Güvenlik kuvvetlerimizin yoğun ve başarılı faaliyetleri, polisimizin, jandarmamızın yoğun ve başarılı faaliyetleri çok büyük rol oynadı. Ama yurt dışından içeriye silah gelmiyor, mühimmat gelmiyor, para gelmiyor, terörist gelemiyor. Böyle olunca güvenlik kuvvetlerimizin başarılı faaliyetleriyle de Allah'a şükür çok etkin bir mücadele devam ediyor. Eskiden yaptığımız sınırlı ve süreli operasyonların yerine artık kapsamlı operasyonlar, biraz önce de ifade ettiğim gibi gidiyoruz ve kalıyoruz. Artık biz geri dönmüyoruz, örgüt o bulunduğu yeri terk edip gitmek zorunda kalıyor. Nereye giderse onun da peşinden gitmeye devam ediyoruz.

KİLİT KAPANIYOR

Bütün amacımız kilidi kapatmak. Çünkü artık terör örgütü de kilidin kapanmasını kabullenmeye hazır. Onu da o aşamalara getirdik. Pençe-Kilit bölgesinde, bizim bu Irak kuzeyi bölgesinde, 2017'deki operasyonlara başladığımız zaman, en sonunda Zap bölgesi buranın hayati, örgütün de bütün yatırımlarını yaptığı, yıllarca oraya kimsenin giremeyeceğini düşünerek üç katlı, iki katlı mağaralar her tarafa kazdığı bir bölge burası. Ve yaklaşık otuz küsur senedir orada yaşıyor. Ve biz bir stratejiyle bu Zap bölgesini en sona bıraktık. Ve örgüt tabii bunu anlıyor ama anlamamazlıktan geliyor. Oralara gitmeyeceğimizi düşünüyorlardı. En sonunda Pençe-Kilit Operasyonu’yla 5’inci 6’ncı operasyon, her yıl yapıyoruz kalıyoruz, yapıyoruz kalıyoruz, yapıyoruz kalıyoruz ve sonunda sadece Zap bölgesi kaldı. Ve yaklaşık 2-2,5 yıl önce de Zap'a girdik. Hakikaten zor bir bölge. Çok zor. Mehmetçiğin büyük gayretleri ve kahramanlıklarıyla bu güne kadar getirdik. Hava Kuvvetlerimizin büyük başarısı söz konusu. Yani özet, oraya orada olan generalinden en ufacık komandosuna kadar, rütbeli komandosuna kadar bütün personel 7 gün 24 saat, 365 gün çok büyük bir gayretle bu faaliyeti bugünkü bulunduğumuz duruma getirdi.

OPERASYONLARIMIZI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SEZEMEYECEĞİ, TEPKİ VEREMEYECEĞİ TEMPODA YAPIYORUZ

Burada bizim esas uygulamaya çalıştığımız örgütün, yani bizim yaptığımız operasyonlarda düşünce, planlama ve icra çok süratli. Sahanın gerektirdiği alışılmadık ve öngörülemez düzeyde özgün. Bunlar kırk senedir, hep aynı noktada bekliyorlar ama biz her gün mutlak suretle bir değişimi, bir gelişimi yaratmak zorundayız diye kendimizi düşünüyoruz. Ve terör örgütünün sezemeyeceği ve tepki veremeyeceği bir tempoda yapıyoruz operasyonlarımızı. Ne olduğunu anladığı zaman iş bitmiş oluyor. Öyle bir duruma getirdik ki şimdi, bunu çok net ifade edebilirim, o terör örgütünün başında olduğunu düşünenlerin dahi yapabilecekleri tek bir hareket tarzı var. Gelecekler ve Türk adaletine teslim olacaklar. Bu onlar için kaçınılmaz bir sondur. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gelsinler, Türk adaletine teslim olsunlar. Çünkü özellikle bu yıl çok sayıda teröristin örgütten kaçtığını görüyoruz. Çok hızlandı. Hemen her gün en çatıştığımız bölgelerden kaçan o kandırılmış insanlar aslında çoğu tabii memleketimizin çocukları. Yani bu bir gerçek. Bunlar geliyorlar, teslim oluyorlar.

Örgüt liderleri arkada çok rahat yaşıyor, çatışma bölgelerinde bir tane örgüt lideri yok. Alttaki teröristler ise kaderleriyle baş başa kalmış durumdalar. Anlatıyoruz, her gün bunlara megafonlarla çağrıda bulunuyoruz. Bakın gelin, artık yani teslim olun dahi demiyoruz biz. Biz gelin, ailelerinize kavuşun diyoruz. Türk askeri her zaman teslim olan hiçbir kimseye bugüne kadar el kaldırmamıştır, ateş etmemiştir, mutlak surette onu bir insan gibi kabul ederek hiç yaptırılan faaliyetler zaten birkaç tane daha önce teslim olan teröristin videolarını falan da yayınlamıştık canlı olarak görüntülerini. Dolayısıyla şu anda bu düştükleri, özellikle tabi bu elebaşları, bu çatışmalar başladığı günden itibaren hepsi kaçtı gitti. Adamlar her gün telsizle konuşuyorlar. Nasılsınız, iyi misiniz? İşte sizin iyi olmanıza dua ediyoruz falan. Hepsi bu kadar. Güle güle.

Allah'a şükür katılım falan artık olmuyor. Türkiye'den katılım olmadığı için mecburen Suriye'den, ailelerden kaçırdıkları çocukları kısa bir sürede eğitiyorlar; bu tarafa getiriyorlar ama tabii bunlar da şimdi artık öğrendiler. Gelen hayatını kaybediyor. Yani bölgeye geldiği andan itibaren bir şey yok. Dolayısıyla ya gelirken kaçıyorlar, onların elinden kaçıyorlar ya da buraya geldikten sonra en kısa zamanda kaçıyor, teslim oluyor. Peşmergeye teslim oluyor, bize teslim oluyor fark etmiyor bu da. Ama yaşam tabii çok aşırı zor onlar için.

IRAK HÜKÛMETİ DOĞRU KARARLARLA FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR

Irak ile her şey planlandığı gibi olumlu bir şekilde gelişiyor. (Ortak Harekât Merkezi kurulması) Bu olayın dönüm noktası çok iyi bildiğiniz gibi 22 Nisan'da Sayın Cumhurbaşkanımızla büyük bir heyetle Irak'a bir ziyaret yapıldı ve orada Irak'la stratejik çerçevede bir mutabakat muhtırası imzalandı. Bir de buna ilave olarak da ortak bir güvenlik komitesi kurulması konusunda imzalar atıldı. Ve bizde bu ortak koordinasyon merkeziyle ilgili bu her ikisi de çok olumlu şekilde devam ediyor. Özellikle Irak hükûmeti de gerçekten bu konuda doğru kararlarla faaliyetlerini sürdürüyorlar. Onlara da ben şahsen teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bu son gelişmelerde daha önce biliyorsunuz, PKK terör örgütüne onlar yasaklı örgüt diye ifade ettiler. Ve bu yasaklı örgüt lafını da her ortamda kullanmaya gayret ediyorlar.

Ayrıca geçen hafta, Irak hükûmeti yeni bir karar aldı. Bu Tevgera Azadi, bu PKK'nın kurduğu bir parti, onunla beraber 2 tane daha parti var; toplam 3 partiyi bütün ülkede yasakladı ve tüm mal varlıklarını el koydu. Bence çok çok önemli bir gelişme. İnşallah bu olumlu gelişmeler de devam edecek. Biz şimdi perşembe günü, bu perşembe günü Iraklı dostlarımız toplantı için Ankara'ya geliyorlar. Dışişleri Bakanımız, ben ve Millî İstihbarat Teşkilat Başkanımız dâhil bir günlük bir toplantı daha yapacağız inşallah. Ve bu ilişkilerin geliştirilmesi için elimizden gelen tüm gayreti göstermeye devam edeceğiz.

KYB VE PKK İLİŞKİSİ IRAK İÇİN DE KABUL EDİLEMEZ

KYB maalesef bu terör örgütü ile ilişkilerini bizdeki bilgilere göre geliştirmeye devam ediyor. Irak hükümeti de bundan rahatsız Sayın Cumhurbaşkanımız dâhil, Dışişleri Bakanımız, ben defalarca bu konuyu konuşmuş olmamıza rağmen maalesef şu anda KYB'deki ilgili şahıs bu konuda faaliyetlerine devam ediyor. Nitekim bunlar bütün dünyanın gözünün önünde teröristleri taşıyan terörist helikopteri düştü ve hepsi öldü. Orada başka patlayıcıları hazırlarken patladı hangarın içerisinde, Süleymaniye'deki havaalanında. Dolayısıyla Türkiye'de buna bir karar vermek zorundaydı ve kararını verdi. Uçuşları Süleymaniye'den kalkan her türlü uçağa, Türkiye'nin üzerinden geçiş izni, üs geçiş iznini kaldırdı, yasakladı. Oradaki hiç günahı olmayan sivil vatandaşlar birtakım zararlar görüyorlar. Ama Irak hükûmetiyle Türkiye hükûmeti, bu kadar yakın ilişkilerle bu terör örgütünden ülkeyi kurtarmaya çalışırken birtakım içerideki başka bir grubun terör örgütüyle daha fazla yakınlaşması kabul edilemez. Bu sadece bizim için değil, Irak için de kabul edilemez. Bizim kadar Irak da çekiyor bu insanlardan. Dolayısıyla bizim temennimiz, defalarca da uyarılar yapıldı; oradaki ilgili şahsın ismini bile söylemek istemiyorum, bir an önce bunlardan kurtulup, terör örgütünden bağlarını kesip hem Türkiye ile dost olması hem kendi ülkesi ile dost olması bence yapabileceği en iyi hareket tarzı diye düşünüyorum. Zaten terör örgütü şu anda ne durumda? Çok iyi görüyorlar.

HER GÜN ROKET ATIYORLARDI

Bölgedeki terör örgütlerine en etkili mesajı Sayın Cumhurbaşkanımız veriyor. Onu çok iyi dinlemeliler diye düşünüyorum ben şahsen. Biliyorsunuz biz biraz da çabuk unutuyoruz. 2017, 2018, 2019 bizim güney sınırlarımızda, inanın Hatay'da örneğin, Kilis'te vatandaşlarımız kendi tarlasına, bahçesine gidemez olmuştu. Hatırlayın, 90'ın üzerinde şehidimiz var. Öldü orada, insanlarımız öldü. Adamlar her gün roket atıyorlar güneyden… Düşünün, Hatay'da bombalı araçla 55 tane vatandaşımızı kaybettik. Düşünün, adamlar Kilis’te camiyi vurdu, hatırlayın. Tabii öyle bir ortama geldi ki artık adamlar bunları günlük normal faaliyete dönüştüğünü zannediyorlardı. Fırat Kalkanı ile başlayan, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı ile peş peşe yaptığımız operasyonlarla, hem güney sınırlarımızda yaşayan vatandaşlarımızı huzur içerisinde kendi topraklarında yaşatmak. Bizim birinci görevimiz bu. Allah'a şükür onları o normal huzur içerisinde, kendi topraklarımızda yaşayabilecek hâle, o bölgeyi getirdik. Artı karşı tarafta da yani Suriye tarafında da orada yaşayan insanları şu anda kendi normal rejimiyle yaşadıklarından daha huzurlu ve daha müreffeh bir şekilde yaşamalarını sağladık.

Öbür tarafa da huzur geldi. Biz hep Kıbrıs'la ilgili ne diyoruz? 50 yıldır Güney Kıbrıs'a da biz huzuru ve barışı getirdik diyoruz. Gerçek bu. Şimdi Suriye'de de aynı durum. İnsanlar kendi ülke yönetimleriyle yaşadıklarından çok daha huzurlu ve müreffeh yaşam sürüyorlar. “Çekilme tarihini bildirirseniz görüşürüz.” böyle bir şeyi “Ben huzura, barışa dönmek istemiyorum.” demek diye algılıyoruz. Bunlarla ilgili kapsayıcı bir anayasayı kabul et. İnsanlar anayasayı hazırladı, senelerdir adam ha bire oyalıyor, ha bire oyalıyor. Kardeşim sen kendi insanlarına, bu anayasaya layık görmüyor musun bu insanları? Kabul et. Oyla. Serbest seçimlerini yap. Serbest seçimlerin sonucunda kim iktidar olursa biz onunla çalışmaya hazırız diyoruz.

ABD'YE "DEAŞ İLE MÜCADELEDE İSTEDİĞİN KADAR KUVVETİ SANA VERECEĞİZ" DEDİK, SES ÇIKMADI

Başından beri aslında PYD/YPG diye bir şey yok. Bu tamamen PKK'nın kendisi. Zaten bunu anlamamak da mümkün değil. Amerika'daki kongrede, temsilciler meclisinde kendi generallerine soruyorlar. Sen PYD'nin ne olduğunu bilmiyor musun? Terör örgütü olduğundan haberin yok mu? Var, diyor. Kendi generalleri yani, YouTube'a girerseniz orada duruyor.

Aslında biz onu da konuşmak istemiyoruz artık. Çünkü bu iki kere iki dördün, tekrar biz dört olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi bizim asıl derdimiz şu, diyorlar ki dostlarımız bize, biz DEAŞ’la mücadele için kuvvete ihtiyacımız var. Onun için de SDG, bu sefer de başka bir isim çıkıyor, SDG ile biz diyor DEAŞ’la mücadele ediyoruz. Biz de açık açık defalarca ben kendim benden önce dostlarımıza, Amerikalı dostlarımıza bunu açık açık ifade ettim. Sen gerçekten DEAŞ’la mücadele etmek istiyor musun? İstiyorum. O zaman ne kadar kuvvet ihtiyacın varsa biz sana vereceğiz. Bu komando tugaylarını kurduk ya. Hazır bizim kuvvetimiz. Mücadeleyi beraber yapalım. Hazır. İstediğin kadar kuvveti biz sana vereceğiz. Ses yok bu sefer. Bu sefer ses çıkmıyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil.

SDG VE PYD/YPG, PKK'NIN KENDİSİDİR

Hakikaten bunlar PYD, SDG, bunlar PKK ile ilişkili mi? Özellikle artık Türkiye'den katılım olmadığı için zorla PYD'nin içerisinden getiriyorlar bizim bu Zap'taki mücadeleye. Her gün adamlarını sayarsan göreceksin. Her gün adamlar bu tarafa zorla getiriyorlar insanları. Dolayısıyla kabul edilemez. Biz NATO müttefikiyiz. Bizim aklımızla alay etmek gibi bir şey geliyor bize. “Ben SDG'yle DEAŞ’la mücadele ediyorum.” Çok komik aslında. Kardeşim biz sana vereceğiz. Üç tane komando tugayı verelim dedik. Onu duymuyorlar. Yani Türkiye'nin bu kadar hızlı gelişmesinden, büyümesinden siz olsanız rahatsızlık duymaz mısınız? Bizim samimiyetimize inanmaları lazım bir kere. Biz 70 senedir Amerikalı dostlarımızla birlikte çalışıyoruz NATO'da. İki gün önce tanışmadık ki. Hepimiz birbirimizi biliyoruz. Zaten giderek SDG'de veya YPG'de veya PYD'de veya PKK'nın kendisi...

Orada bu ailelerden çocukları kaçırmaları, özellikle oradaki Araplarda çok büyük infial yaratıyor. Hatta geçen hafta bir kasabayı tamamen YPG'yi, PYD'yi oradan kovarak, bayağı çatışarak kovdular. Giderek inşallah daha düzelebilir. Oradaki hava savunma aslında PYD'ye falan getirilen bir hava savunma değil. Amerikalılar, Suriye'nin kuzeyinde İranlı milisler dâhil, oradalar. Bunların o füzelerinden, roketlerinden kendi üs bölgelerini korumak için getirdikleri sistemler. Ama orada bazı PYD'lileri eğittiklerini duyuyoruz. Bu da kabul edilemez bir şey. Biz buradan şunu düşünüyoruz, sen yarın öbür gün giderken oradaki sistemleri bunlara teslim edip gideceksin diye düşünüyoruz.

EUROFIGHTER KONUSUNDA OLUMLU GELİŞMELERİN OLDUĞUNU DUYUYORUZ

Bu F-16'larla ilgili Amerikalı dostlarımızla görüşmeler hep olumlu gelişti. Ama daha sonuna varıp, ulaşıp bir imza atmadık. Biz istiyoruz, işte 40 tane Viper, bu F-16 Viper Block 70 dedikleri Viper'lardan almak istiyoruz. Onlarla beraber gelecek mühimmatlar var, onları istiyoruz. Amerikalı dostlarımız da şu anda gayet olumlu şekilde bunları inceliyor. Cevapları zamanında veriyorlar. Bu süreç şu anda olumlu devam ediyor. Böyle sonuna doğru yaklaşıyoruz. NATO'daki diğer dostlarımız ki bu EUROFIGHTER'ın işte ortakları var, İngiltere biliyorsunuz; İspanya, İtalya ve Almanya. Diğer üç ortak şiddetle Türkiye'nin bu EUROFİGHTER'lara sahip olmasının NATO için de. Çünkü Türkiye gibi bir ülkenin güçlü olması demek, aynı zamanda NATO'nun güçlü olması demek. Bu kadar basit bir problem bu. O nedenle onlar da en az bizim kadar bu konuyu istediler ve destek veriyorlar. Almanya'da da olumlu gelişmelerin olduğunu duyuyoruz. İnşallah kısa zamanda sonuçlanabilir diye düşünüyoruz.

YUNANİSTAN'DA SİVRİ DÜŞÜNCELER ORTAYA ÇIKABİLİYOR

İki devlet başkanı, hem Türkiye Cumhurbaşkanımız hem de Yunanistan Başbakanı, gerçekten pozitif bir yaklaşımla bizim kendi kendimize çatışacağımıza, gerilimi artıracağımıza daha pozitif bir ortamda yaşayabileceğimiz gayesiyle çok güzel bir anlaşma yaptılar. Ve bizler de buna şiddetle uymak için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Ve ben inanıyorum ki Yunanistan'ın Sayın Başbakanı da Cumhurbaşkanımız gibi düşünüyor. Ama işte bazen böyle sivri düşünceler çıkabiliyor. Yani bir Sağlık Bakanı'nın böyle bir şeyde demeç vermesinin ne anlama geldiğini ben düşünemiyorum yani. Herhalde hastanelerde işleri bitti. Şimdi pilotluğa başlayacak arkadaş. İnşallah, bekliyoruz dedik. 60 milyon +1 olacak. Hatta bu geçtiğimiz ay bu güven artırıcı önlemler faaliyetlerimiz devam ediyor Yunanistan'da ve biz de bunu destekliyoruz. Gerçekten destekliyoruz. Hatta geçen ay bizim donanma komutanımız Kadir Amiralimiz Koramiral’di, şimdi Oramiral oldu. Onu da tebrik ediyorum. Yunanistan'daki mevkidaşıyla beraber Yunanistan'ın Atina'ya bir gezi yaptı. Orada dolaştı, gezdiler ve döndü. Gayet de olumlu.

GAZZE'DE YAŞANANLAR KABUL EDİLEMEZ BİR NOKTAYA GELDİ

Gazze'de yaşananlar aslında artık insanlık boyutunu çoktan aştı, kabul edilemez bir noktaya geldi ve daha da duracak gibi gözükmüyor. Bir soykırıma dönüşmüş durumda ama hepsinden daha da önemlisi bizleri yaralayan, biz askerler, hiç kabul edemediğimiz şeylerle karşı karşıyayız. Savaş hukuku yok. Düşünün, kadınlar ve çocuklar bir numaralı hedef olmuş. Böyle bir şeyi ben düşünemiyorum. Biz Türk Silahlı Kuvvetleri olarak 150 sene geçse aklımızın köşesinden bile böyle bir şey geçiremeyiz. O fotoğraflar var. Onlara bakabilirler. Bizim sitede duruyor onlar. Hatta biz Afrin'de, beş katlı bir apartmanda, dördüncü kata adamlar yerleşmişti. Net takip ediyoruz, görüyoruz. Terör örgütü, karargâhı. Üstü aile, altı aile. İnanın bana elimizi dahi sürmedik. Bekledik. Onları oradan çıkarttık, aileleri boşalttık. Sonra onların hesabını gördük. Ama maalesef beni en çok yaralayan kadınlara ve çocuklara saldırılar. Öğretmenler, doktorlar, hemşireler, hastaneler, okullar sırayla gide gide gidiyoruz bakalım nereye doğru gideceğiz. Ama bunda insanlık çok büyük kayba uğradı bence ve bunun uzun bir süre toparlanması, düzeltilmesi çok zor olacak. Neredeyse 40 bine yakın ölü var, 90 bin yaralı var.  Yakında kış gelecek. Ne olacak? Bu insanlar ne yapacak? Çok merak ediyorum.

İRAN VE İSRAİL GERGİNLİĞİ BÖLGEMİZ İÇİN TEHLİKELİ

İran ve İsrail… Karşılıklı atışıyorlar açıkçası. Ama bizim bölgemiz için çok tehlikeli bir şey bu. Yani ben şahsen kişisel olarak her iki tarafı da ben daha akıllı ve mantıklı düşünmeye davet etmek istiyorum. Bölgemizde yıllardır her tarafta çatışma, savaş devam ediyor. İnsanlar artık bıktı ve usandı. Bizim de bu PKK terör örgütünü bir an önce bitirip hem Irak'ın kuzeyini hem kendi ülkemizi kurtarmak için bu kadar yoğun çaba harcamamızın ana nedeni budur. Artık bölgemizde biraz da huzuru görmek istiyor insanlar.

İsrail şimdi de Lübnan'ın güneyini dillendirmeye başladı. Oraya, Hizbullah'a bulaşacağım diye. Bence yakın çevresini de kendi düşüncesine göre tamamen temizleyip daha huzurlu olacağını, kendi insanlarına daha huzurlu, müreffeh bir ülke yaratmayı düşündüklerini zannederken artık kendi insanları için de çok zor bir ortama doğru ülkesini götürüyor. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın hiçbir noktasında kendi vatandaşını bugüne kadar bırakmamıştır. Bunun canlı örnekleri var. Biz hayali konuşmak değil, Libya'da bir biliyorsunuz tahliye operasyonu yapıldı. Türkiye başroldeydi. Bırakın Türk vatandaşlarını. Bizden yardım isteyen her ülkenin vatandaşını aldık. Diğer birçok ülkenin vatandaşlarının hepsini de biz tahliye ettik. Geçen sene Sudan'da çok yoğun şekilde, 900 küsur tane, kendi vatandaşımızı tahliye ettik. Hiçbir tanesinin burnu kanamadan. Lübnan’da çok yoğun. Sadece Lübnan'da Türk vatandaşları değil. Şimdi bizim dostlarımızın kendi vatandaşları var. Hepsi bize müracaat ettiler. Biz hepsini de tahliye etmeye hazır olduğumuzu bildirdik.

SAVUNMA SANAYİMİZ ÇOK BAŞARILI ÇALIŞMALAR YAPIYOR

Savunma sanayimiz gerçekten yaklaşık son 20 yıldır diyelim, Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük gayretleri ve iradesiyle büyük bir başarı sağladı. Bugün ihtiyacımız olan hemen hemen her şeyimizi kendi savunma sanayi tesislerimizde üretebiliyoruz. Ülkemiz adına ve Silahlı Kuvvetlerimiz adına çok büyük bir avantaj. Kendi ürettiğimizin, kendi mühendisimizin ürettiği aleti, silahı kullanmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Çünkü bu bizim savunma sanayimizin avantajı şu, bütün silahlar, ürettiğimiz her şeyi sahada deniyoruz; defalarca, aylarca, yıllarca hatta denediklerimiz var. Onun sonunda da en mükemmel duruma getiriyoruz ve kullanılabilir hâlde tutuyoruz. Bizim için çok büyük bir avantaj oldu bu.

Bir de Türkiye olarak biz bütün dostlarımızla bunları paylaşmaktan keyif alıyoruz. Bize ambargo uygulanıyor. Biz dostlarımızla, müttefiklerimizle paylaşmaktan da keyif alıyoruz. Hiçbir tanesini müşteri olarak görmüyoruz. Her birisi bizim için bir partner. Biz böyle yaklaşıyoruz ve Allah'a şükür bu konuda da çok başarılı bir şekilde savunma sanayimiz, Savunma Sanayii Başkanlığımızın başkanlığında çok başarılı çalışmalar yapıyorlar. Biz de gurur duyuyoruz. Çelik Kubbe’ye gelince zaten bizim bunun her bir katmanı bir fanus düşünün ve içinde birçok sistemler koşturuyor. Bu koşturan sistemlerle biz de o fanusun içini korumaya çalışıyoruz. Zaten hepsi üretilmiş durumda. Bunları şimdi birleştiriyoruz ve entegrasyonu sağlayacağız. İnşallah en kısa zamanda da bitirirler diye düşünüyorum ben. Birçok çelik kubbelerden oluşan büyük bir kubbeyi düşüneceğiz. Mesela şimdi Ankara'da bir Çelik Kubbe var. İstanbul'da da işte köprüler, Boğaz falan filan. Sonra onları bölgesel olarak entegre edeceğiz. Sonra bütün hepsi bu entegrasyonun içine girecek.

TÜRKİYE, BÖLGESİNDE HUZUR, GÜVEN VE İSTİKRARIN MERKEZİDİR

Vatandaşlarımızın aslında Türk Silahlı Kuvvetleri ile Bakanlığımızla ilgili memnuniyetlerini çeşitli anketlerde görüyoruz. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyoruz. Ben Millî Savunma Bakanı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de adına bütün vatandaşlarıma en derin saygılarımı sunmak istiyorum. Onlara layık olabilmek için var gücümüzle gece gündüz, 7/24/365 gün çalıştığımızı lütfen bilsinler. Onlar kendi evlerinde huzur içerisinde yaşayabilmeleri için biz Türk Silahlı Kuvvetleri gece gündüz çok yoğun şekilde çalışıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti artık bölgesinde huzur, güven ve istikrarın merkezidir. Kritik bölge ve coğrafyalarda getirdiği, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın getirtmiş olduğu çözüm önerileri, barış ve istikrara yapılan katkılarımız ve müzakere masalarında ve güvenlik mimarisinde vazgeçilmez bir unsur hâline geldi. Bugün bunu çok net şekilde ifade etmek istiyorum. Türkiye ile birlikte olanların hepsinin kazanacağını, olmayanların da kaybedeceğini açık ve net şekilde ifade etmek istiyorum ben. Dolayısıyla biz de Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Cumhuriyetimizin ikinci asrında ve Türkiye yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda bekamıza yönelen her türlü tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmeye, ülkemizin ve asil milletimizin güvenlik ve huzur için gece gündüz demeden çalışmaya, daha büyük daha güçlü bir Türkiye için gayret göstermeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Tüm milletimize saygılarımı sunuyorum.

Okunma Sayısı : 1472

Diğer Haberler

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Şam’da Bir Araya Geldi

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Şam’da Bir Araya Geldi

Atatürk’ün Harp Okuluna Girişinin 126’ncı Yıl Dönümü Dolayısıyla Kara Harp Okulunda Tören Düzenlendi

Atatürk’ün Harp Okuluna Girişinin 126’ncı Yıl Dönümü Dolayısıyla Kara Harp Okulunda Tören Düzenlendi

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, İngiltere Savunma Bakanı John Healey ile Bir Araya Geldi

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, İngiltere Savunma Bakanı John Healey ile Bir Araya Geldi

Millî Savunma Bakanlığı Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı Kara Harp Okulunda Gerçekleştirildi

Millî Savunma Bakanlığı Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı Kara Harp Okulunda Gerçekleştirildi