Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Genel Kurulunda Konuştu
Tarih: 13.12.2024Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bakanlığın 2025 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulunda Bakanlık faaliyetlerine ilişkin konuşma yaptı. Bakan Yaşar Güler konuşmasında şunları söyledi:
TSK BÖLGESİNDE VE DÜNYADA SEÇKİN VE SAYGIN BİR KONUMDADIR
Savunma bütçemiz; sadece bir mali kaynak olmanın ötesinde, ülkemizin bekasını korumanın ve geleceğimizi güvence altına almanın güçlü bir teminatıdır.
Bir asır önce ülkemizin bağımsızlığını ve asil milletimizin istiklalini hedef alanlara karşı destansı bir direniş sergileyen kahraman Türk ordusu, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladığımız bu süreçte bölgesinde ve dünyada seçkin ve saygın bir konumdadır. Tarih boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen sarsılmaz bir iman ve kararlılıkla vatanını savunan şanlı ordumuz, bugün de fedakârlık, azim ve inanç gibi değişmez değerlerinin yanı sıra üstün disiplin anlayışı ve modern kabiliyetleri ile halkımızın güvenine layık bir şekilde faaliyetlerini yürütmektedir. Hazırladığımız bütçe teklifiyle de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması ve böylece görevlerini daha etkin bir şekilde sürdürebilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
TSK SON BİR ASRIN EN ETKİLİ VE EN YOĞUN FAALİYETLERİNİ İCRA EDİYOR
Günümüz güvenlik ortamı, artan belirsizlikler ve karmaşık tehditlerle her geçen gün daha hassas bir hâle gelmektedir.
Uluslararası güç dengelerinin değiştiği, jeopolitik gerginliklerin ve nüfuz mücadelelerinin yoğunlaştığı bu dönemde, güçlü bir savunma yapısına sahip olmak, her zamankinden daha büyük bir önem arz etmektedir.
Bu bilinçle Bakanlığımız, devletimizin bekası ve milletimizin güvenliği için çalışmalarını proaktif bir anlayışla ve geniş stratejik vizyonu çerçevesinde, kararlılıkla sürdürmektedir.
Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Hudut güvenliğimizden terörle mücadeleye,
- Denizlerimiz ve semalarımızdaki hak ve menfaatlerimizin korunmasından uluslararası görevlere kadar üstlendiği tüm vazifeleri, büyük bir başarıyla yerine getirerek son bir asrın en etkili ve en yoğun faaliyetlerini icra etmektedir.
HUDUT GÜVENLİĞİMİZ EN ÜST SEVİYEDE SAĞLANIYOR
Sınırlarımızın güvenliğini sağlamak, yasa dışı geçişler ile düzensiz göç ve terörist eylemleri engellemek için hudutlarımızda, en etkili ve modern teknolojiye dayalı tedbirleri uyguluyoruz. Tehditlere göre sürekli güncellediğimiz önlemlerimiz sayesinde, hudut güvenliğimiz en üst seviyede sağlanmaktadır. Özellikle vurgulamak isterim ki hudutlarımızda kurduğumuz emniyet sistemleri, pek çok ülke tarafından da örnek alınmaktadır.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KAMPLARI YERLE BİR EDİLDİ
Terör, yıllardır ülkemizin güvenliğini tehdit eden en önemli sorunlardan biri olsa da bu tehdidi tamamen ortadan kaldırmak için son yıllarda tarihî adımlar attık, atıyoruz. Geçmişteki sınırlı operasyonların yerine, artık terörün kaynağında yok edilmesi stratejisiyle kapsamlı ve sürekli operasyonlar yürütüyor; başta PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine büyük darbeler indiriyoruz. Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde icra ettiğimiz kapsamlı harekâtlar ile sınırlarımızın güvenliği hudutlarımızın da ötesinden sağlanmış, böylece örgütün hareket kabiliyeti de sınırlandırılmıştır. Bu çerçevede Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridoruna mani olurken, Irak’ın kuzeyinde kilit kapatılmış ve terör örgütünün bölgedeki kampları yerle bir edilmiştir.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG’NİN OLDUBİTTİLERİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Öte yandan malumunuz olduğu üzere Suriye’de yaşanan son gelişmeler neticesinde rejim yönetimi sona ermiş, yeni bir süreç ortaya çıkmıştır. Bundan sonraki dönemde Suriye’de, kapsayıcı bir siyasi çözüm ile tam güvenlik ve istikrarın tesis edileceğine yürekten inanıyorum. Bu çerçevede güvenlik ve istikrarın sürdürülmesine yönelik, operasyon bölgelerindeki birliklerimiz tarafından gerekli tedbirler alınmakta, yakın iş birliği ve koordinasyona devam edilmektedir. Nitekim yaşanan son gelişmeler karşısında terör örgütünün, başta operasyon bölgelerimizin çevresi olmak üzere geliştirmeye çalıştığı yeni oldubittilere müsaade edilmemiştir, edilmeyecektir.
Suriye Millî Ordusunun; Tel-Rıfat, El-Bâb’ın güneyi ve Menbic hattında başarıyla icra ettiği operasyonlar sonucunda, terör örgütü bu bölgelerden geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bir kez daha vurgulamak isterim ki PKK/YPG terör örgütünün sahadaki istikrarsızlıktan faydalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Aynı şekilde Suriye’deki siyasi geçişin; güvenli, sorunsuz ve mevcut problemleri çözecek şekilde olması için aktif çabalarımızı ve girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Şu hususa da özellikle dikkat çekmek gerekirse, bugün tarihî bir dönemin ayak seslerini daha net duymaya başlıyoruz. Artık sahadaki tüm unsurlar ve taraflar, nihai sonucun ve çözümün Türkiye’nin rızasından geçtiğini idrak etmiştir. Ülkemizin Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve stratejik bir bakış açısıyla Suriye’ye yönelik sahada ve masada üstlendiği etkin rolün ne kadar önemli ve kritik olduğu, şimdi daha da iyi anlaşılmaktadır. Bundan sonra da bölgedeki gelişmeleri proaktif bir yaklaşımla analiz ederek kendi hak ve menfaatlerimiz doğrultusunda ne yapılması gerekiyorsa, bunları tereddütsüz bir şekilde uygulayacağız. Sonuç olarak terörle mücadelemiz, bu topraklarda terör tehdidi tamamen sona erene kadar, artan bir tempoyla ve tavizsiz şekilde sürecektir.
ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİMİZİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Devletimizin bekası ve milletimizin güvenliği için büyük bir adanmışlık ve cesaretle mücadele eden Türk ordusunun en büyük ilham kaynağı, aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin kahramanlık ve fedakârlıklarıdır.
Onlara ve kıymetli ailelerine olan minnettarlığımız sonsuzdur. Bunun için de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız koordinatörlüğünde, devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte, gazilerimizin, şehit ve gazi ailelerinin her zaman yanlarında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.
EGE DENİZİNİN DOSTLUK VE BARIŞ DENİZİ OLMASI İÇİN YOĞUN ÇABA GÖSTERİYORUZ
Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize değinmek gerekirse, bölgedeki hak ve menfaatlerimizi en yüksek düzeyde koruduğumuzu ifade etmek isterim. Komşumuz Yunanistan ile yıllardır süregelen sorunlarımızın olduğu malumdur. Bu sorunları çözmek için barışçıl bir tutum sergilemekte, Ege Denizi’nin bir dostluk ve barış denizi olması için yoğun çaba göstermekteyiz. Son dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız ile Yunanistan Başbakanı’nın gayretleriyle tesis edilen ilişkiler çerçevesinde, iki ülke arasındaki gerginlik büyük ölçüde azalmış ve karşılıklı güven artırıcı önlemler kapsamında diyalog süreci yeniden başlamıştır.
Bu kapsamda askerî heyetlerimiz arasındaki görüşme ve ziyaretler, sürecin ruhuna uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Tüm bunlarla birlikte “Mavi ve Gök Vatanımız”daki hakkımızı ve hukukumuzu koruma kararlılığımızı her fırsatta dile getiriyoruz.
KIBRIS TÜRKÜ’NÜN HAKLARINI HER PLATFORMDA SAVUNUYORUZ
Diğer yandan, Doğu Akdeniz’de tek yürek olduğumuz kardeş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne her türlü desteği veriyor, soydaşlarımızın haklarını tüm platformlarda en güçlü şekilde savunuyoruz. Bu yıl 50’nci yıl dönümüne ulaşmanın gururunu yaşadığımız Kıbrıs Barış Harekâtı’mızı, görkemli etkinliklerle kutlayarak bu desteğimizi en açık şekilde ortaya koyduk. Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitlikleri ile eşit uluslararası statülerinin kabulü bizim için olmazsa olmazdır. Bundan sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması başta olmak üzere Kıbrıs meselesinin adil çözümü için gayret göstermeye devam edeceğiz.
TÜRK ORDUSU, MAZLUM COĞRAFYALARIN BEKLEDİĞİ VE GÜVENDİĞİ BİR GÜÇ OLDU
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; uluslararası platformlarda üstlendiği sorumluluklar ile ikili ilişkiler doğrultusunda, geniş bir coğrafyada dünya güvenliği, barışı ve istikrarına önemli katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz faaliyetler ile uluslararası güvenlik mimarisinin etkin ve vazgeçilmez üyelerinden biri hâline gelmiş durumdayız. Bu stratejik icraatlarımız, hem ülkemizin gücünü pekiştirmekte hem de dost, kardeş ve mazlum halklar için bir umut kaynağı olmaktadır. Özellikle vurgulamak gerekirse kahraman ordumuz; bu faaliyetleri ile ülkemizin tarihsel misyonu olan huzur ve güvenlik için liderlik rolünü de ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki tarih boyunca necip milletimiz ve onun bağrından çıkan şanlı Türk ordusu; dost, kardeş ve mazlum coğrafyaların beklediği ve güvendiği bir güç olmuştur.
Bu kapsamda en başta, “Tek Millet, İki Devlet” anlayışıyla ülkemizin güvenlik ve huzurundan ayrı görmediğimiz can Azerbaycan’ın istikrarı için daima gardaşlarımızın yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Kafkasya’da kalıcı barışı tesis etmek için Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir an önce anlaşmaya varılması da en büyük arzumuzdur.
NİHAİ AMACIMIZ BİRLEŞİK BİR LİBYA’DIR
Akdeniz’de etkin bir şekilde faaliyetlerimizi icra ederken, tarihî kardeşlik bağlarımızın bulunduğu Libya’nın güvenliği, huzuru ve istikrarı için de üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz. İkili anlaşmalar çerçevesinde Libya ordusuna askerî eğitim, yardım ve danışmanlık desteği veriyoruz. Nitekim Türkiye-Libya iş birliği sayesinde sahada huzur tesis edilmiş ve siyasi sürecin önü açılmıştır. En son, Libya’da kalıcı barış ve istikrar ortamının oluşması için atılabilecek kapsamlı adımları istişare etmek üzere Libya’dan gelen ve iki tarafın da temsilcilerinden oluşan “5+5 Ortak Askerî Komisyonu’nu”, Bakanlığımızda ağırladık.
Doğu ve Batı arasında müşterek çabaların geliştirilmesi konusunda fikir alışverişinde bulunduğumuz görüşmelerde, bu sürece her türlü desteği vereceğimizi vurguladık. Nihai amacımız, tüm kurumlarıyla birlikte hareket eden birleşik bir Libya’dır.
SOMALİ’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ VE MİLLÎ BİRLİĞİNİ DESTEKLİYORUZ
Kahraman personelimizin görev aldığı coğrafyalardan biri de tarihî bağlarımızın olduğu Aden Körfezi ve Somali’dir. Kardeş Somali’nin toprak bütünlüğü ve millî birliğini destekliyor, bu doğrultuda Somali Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesine yönelik çok yönlü faaliyetler icra ediyoruz. Yakın zamanda bölgeye giden Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz ile bu gemimize refakat eden TCG Gökova, TCG Gediz ve TCG Ütğm. Arif Ekmekçi, görevlerini etkin bir şekilde yerine getiriyor.
Şu hususu özellikle vurgulamak isterim ki Türkiye, kendi deniz sularında enerji güvenliğini, en üst düzeyde sağlarken dostlarımızdan gelen destek taleplerine de yanıt vererek ülkemizin bu alandaki imkân ve kabiliyetlerini açıkça ortaya koymaktadır. Öte yandan Çarşamba günü, Sayın Cumhurbaşkanımızın arabuluculuğunda Somali ve Etiyopya arasında tarihî bir uzlaşmaya ev sahipliği yaptık. Bölgenin güvenliği, huzuru ve refahına katkı sağlayacak bu iş birliği mutabakatı sıcak çatışmaya dönme riski olan ihtilafın çözümünde, ülkemizin üstlendiği yapıcı, etkin ve başarılı rolü açıkça ortaya koyarken, Türkiye’ye olan güvenin de açık bir yansımasıdır.
Bir diğer kardeş ve dost ülke Katar ile olan iş birliğimiz kapsamında ise 2017 yılında göreve başlayan Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığımızın yanı sıra yakın zamanda Katar’da Deniz ve Hava Unsur Komutanlığımızı teşkil ederek bölgede yeni bir sorumluluk üstlendik. Verdiğimiz eğitim ve danışmanlık kapsamında Katar Silahlı Kuvvetlerinin imkân ve kabiliyetlerinin geliştirilmesine önemli katkılar sağlıyoruz.
NATO MİSYONLARINDA AKTİF VE ÖNCÜ BİR ROL ÜSTLENİYORUZ
Diğer taraftan, NATO’daki faaliyetlerimizi de etkin bir şekilde sürdürüyor, ittifakın önde gelen ülkelerinden biri olarak NATO misyonlarında aktif ve öncü bir rol üstleniyoruz. Balkanlar’daki en büyük NATO misyonu olan NATO Kosova Gücü’ne (KFOR) komuta etme sorumluluğunu bir yıl boyunca başarıyla ifa ettik. Görevimizi 11 Ekim’de İtalya’ya devrederken, 18 Ekim’de KFOR’un Komutan Yardımcılığını bir yıl süreyle devraldık. Akdeniz Görev Kuvveti Komutanlığını 1 Temmuz’dan itibaren 1 yıl süreyle, Karadeniz Görev Kuvveti Komutanlığını ise 4 yıllığına üstlenirken; 3 Aralık’tan itibaren NATO Daimî Deniz Görev Grubu-2’nin komutasını 6 ay süreyle devraldık.
NATO Daimî Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2’nin komutasını da 16 Aralık’tan itibaren 6 aylığına yürüteceğiz. Böylece, 2025 yılında NATO’nun en kritik Deniz Unsur Komutanlıkları Deniz Kuvvetlerimiz tarafından icra edilecek ve ülkemizin NATO içerisindeki prestiji ile görünürlüğü artırılacaktır. Ayrıca NATO’nun savunma harcamalarında belirlediği asgari yüzde 2 hedefinin üzerine de çıkmış bulunuyoruz.
BİRÇOK ÜLKE İLE ASKERÎ ANLAŞMALAR YAPTIK
Yeri gelmişken, gururla ifade etmek isterim ki farklı coğrafyalardaki tüm bu faaliyetlerimiz, ülkemizin uluslararası prestijine büyük katkılar sunmaktadır. Unutulmamalıdır ki bu görevler, askerî alandaki yetkinliğimizi ve etkinliğimizi göstermemiz bakımından çok değerlidir. Pek çok kardeş ve dost ülke, duyduğu güvenle bizi kendi topraklarına davet ediyorsa, bu bizim uluslararası arenadaki itibarımızın, güvenilir bir ortak olduğumuzun ve askerî gücümüzün en açık göstergesidir. Dolayısıyla Türkiye’nin bölgedeki ve dünyadaki rolünü takdir etmek ve bunun değerini anlayabilmek, ancak olaylara stratejik bir pencereden bakmak ve büyük resmi görmekle mümkündür.
Bakanlığımız; ülkemizin uluslararası siyaseti, savunma politikaları ve millî çıkarları doğrultusunda, kardeş, dost ve müttefik ülkelerle askerî iş birliği, eğitim anlaşmaları ve yardım protokollerini de hayata geçirmektedir. Bu çerçevede bugüne kadar 89 ülke ile Askerî Çerçeve Anlaşması, 65 ülke ile Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması ve 32 ülke ile de Askerî Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdi Yardım Uygulama Protokolü imzalanmıştır. Hâlihazırda çok sayıda ülke ile de yeni anlaşmaların imzalanmasına yönelik müzakereler yürütülmektedir.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ SONLANDIRILMASI İÇİN ÇOK YÖNLÜ ÇABALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ
Karadeniz’de ise Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle hassasiyet devam etmektedir. Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması için Türkiye olarak en başından itibaren ortaya koyduğumuz çok yönlü çabalarımızı, aynı kararlılıkla sürdürüyor, muhtemel tehlikelerden uzak durmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bu doğrultuda Karadeniz’de gerginliği azaltan ve dengeyi tesis eden Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni dikkatle, sorumlu, tarafsız ve tavizsiz bir biçimde uyguladık, uyguluyoruz. Aynı şekilde NATO müttefiklerimiz; Bulgaristan ve Romanya ile birlikte tesis ettiğimiz Karadeniz Mayın Karşı Tedbir Görev Grubu ile de Karadeniz’deki güvenliğe katkılar sağlıyoruz.
ULUSLARARASI CAMİA, İSRAİL’İN EYLEMLERİNE SESSİZ KALMAMALI
Yakından takip ettiğimiz bir diğer bölge de Orta Doğu’dur. Maalesef bir yılı aşkın süredir, İsrail’in Gazze’de uyguladığı devlet terörü ve uluslararası hukuku hiçe sayan eylemleri devam etmektedir. İsrail’in saldırganlığının bölgeye yayılma tehlikesi, Lübnan’da da kendini göstermiştir. İsrail, şimdi de yeni fırsatçılık yaparak Suriye’deki saldırılarıyla bölgede yeni bir istikrarsızlık yaratmaktadır. İsrail’in bu girişimleri, işgalci zihniyetinin en açık yansımasıdır.
Uluslararası camia, Suriye’de önemli bir fırsat penceresinin açıldığı bu tarihî sürece destek vermeli ve İsrail’in eylemlerine sessiz kalmamalıdır. Türkiye olarak Suriye’nin, Lübnan’ın ve Filistin’in toprak bütünlüğünü kararlılıkla destekliyor, en başta Gazze’deki insanlık utancının bir an önce bitmesi ve bölgede kalıcı ateşkesin ilan edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bu süreçte Türkiye olarak Gazze’ye ve Lübnan’a gerekli yardımları ulaştırırken bölgedeki gelişmeler çerçevesinde savunma ve güvenlik politikalarımızı tespit ediyor, gerekli tüm tedbirleri alıyoruz.
PERSONEL TEMİN FAALİYETLERİMİZ SÜRÜYOR
Şanlı ordumuzun üstlendiği tüm görevleri layıkıyla yerine getirmesi ve gücünü muhafaza edip daha da pekiştirmesi için yerli ve uluslararası tatbikatlarımız ile eğitim faaliyetlerimizi de aralıksız icra ediyoruz.
Tüm bu faaliyetlerimizin kesintisiz sürdürülmesi ve başarıyla neticelendirilmesinde en büyük pay, şüphesiz büyük bir gayretle görev yapan kahraman personelimize aittir. Bir asır önce İstiklal Harbimizin yönetim ve planlanmasında tarihî bir sorumluluk üstlenen Bakanlığımız ve Genelkurmay Karargâhımız bugün de yetenekli personeliyle savunma ve güvenlik politikalarımızı en etkin şekilde yürütmek için tüm gücüyle çalışmaktadır.
Bu doğrultuda bir yandan personelimizin özlük haklarını iyileştirmek için çalışırken, ihtiyaçlarımız doğrultusunda personel temin işlemlerimizi de şeffaf ve titiz bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Eş zamanlı olarak personelimizin niteliklerini daha da geliştirmek maksadıyla geniş bir yelpazede çeşitli eğitimleri planlıyor ve uyguluyoruz. Millî Savunma Üniversitemiz de bünyesindeki okullar ile eğitim-öğretim misyonunu üstün bir gayretle sürdürmektedir. Diğer yandan FETÖ ile kararlı mücadelemiz kapsamında, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden itibaren FETÖ ile iltisaklı 23 bin 879 şahıs Silahlı Kuvvetlerimizden ihraç edilmiştir. Bundan sonra da adli makamlar ve devletimizin ilgili kurumlarından elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde gerekli işlemler ivedilikle yapılacaktır.
TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİNDE MÜSTESNA BİR KONUMA YÜKSELDİ
Yerli ve millî savunma sanayimiz, ülkemizin gurur kaynağı ve bağımsızlığımızın en önemli teminatlarından biridir. Son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan stratejik yatırımlarla Türkiye, savunma sanayinde çığır atlamış; kara, deniz ve hava platformlarında tasarlayıp ürettiği ve geliştirdiği sistemlerle dünyada müstesna bir konuma yükselmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin imkân ve kabiliyetleri ile operasyon yeteneklerini daha da artıran bu sistemlerimizi aynı zamanda çok sayıda ülkeye ihraç ederek ekonomimize ciddi kazanımlar temin ediyoruz.
Özellikle belirtmeliyim ki Türk savunma sanayi, artık dünyada gıpta ile takip edilen bir kapasite ve güce sahiptir. Bu durum bizleri gururlandırdığı gibi sorumluluğumuzu da artırmaktadır. Nitekim başarının bir varış değil, yolculuk olduğunun bilinciyle hem günümüz teknolojik yeniliklerine sahip, hem de geleceğin teknolojilerini içeren sistemleri geliştirmek için tüm savunma sanayi paydaşlarımızla birlikte yoğun bir gayret içerisindeyiz. Ulaştığımız bu seviyeyi daha da ileriye taşıma kararlılığımız, yakın zamanda hayata geçirdiğimiz veya hizmete aldığımız projelerle de somut bir şekilde ortaya konulmaktadır.
Bakanlığımıza bağlı Askerî Fabrikalar ve Tersanelerimiz de savunma sanayi ekosistemimizin vazgeçilmez paydaşlarıdır. Bu tesislerde, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterindeki silah, araç ve gereçlerin üretim, modernizasyon, bakım ve onarımları başarıyla gerçekleştirilmektedir. Öyle ki Millî Gemi, Millî Denizaltı ve Fırtına Obüsleri gibi gurur verici projelerimizin bu tesislerimizde hayata geçirilmesi, bu birimlerimizin müstesna konumunu ortaya koymaktadır.
Savunma sanayimizin köklü kuruluşu olan ve Bakanlığımızın alt inisiyatifleri olan Makine ve Kimya Endüstrisi ile ASFAT Anonim Şirketimiz de çalışmalarını üstün bir başarıyla sürdürerek savunma sanayimizin gelişiminde pay sahibi olmaktadırlar.
Muhabere konusu da faaliyetlerimizin etkinliği ve güvenliği açısından stratejik bir kuvvet çarpanıdır. Bunun bilinciyle elektronik harp, siber güvenlik ve haberleşme teknolojilerimizi, yerli ve millî imkânlarla güçlendiriyoruz.
Lojistik de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin en önemli faaliyet sahalarından biridir. Bu çerçevede her türlü bina, tesis, yol ve içme suyu gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için inşaat çalışmalarımız hız kesmeden sürdürülmektedir.
Öte yandan Bakanlığımız olarak yaşanan afet ve acil durumlarda, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler çerçevesinde arama, kurtarma, ulaştırma, güvenlik, barınma ve iaşe desteği sağlamaktayız. Ayrıca afet ve acil durum sürecinin tek elden ve daha etkin bir şekilde yürütülmesi maksadıyla Bakanlığımız bünyesinde 27 Ocak 2024 tarihinde “Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığı” teşkil edilmiştir.
Tüm faaliyetlerimizde olduğu gibi çevrenin korunmasında ve çevre kirliliğinin önlenmesinde de gerekli hassasiyeti göstermekteyiz. Ayrıca pek çok şehirde kurduğumuz ve kurmaya devam ettiğimiz “Türkiye Yüzyılı Mehmetçik Hatıra Ormanları” ile yeşil vatanımızın korunmasına ve zenginleşmesine katkı sunmaktayız.
ASKER ALMA İŞLEMLERİ ARTIK E-DEVLET ÜZERİNDEN YAPILABİLİYOR
Askeralma işlemlerimiz de etkin ve verimli şekilde yürütülmektedir. Bu işlemler, artık çok rahat bir şekilde e-Devlet üzerinden de yapılabilmektedir. Ayrıca 22 Mayıs 2024 tarihinde yürürlüğe giren “8510 sayılı Seferberlik ve Savaş Hâli Yönetmeliği” ile topyekûn savunma konsepti kapsamında, seferberlik planlamaları; etkin, modern, hızlı ve tüm kurumlarla iş birliği içerisinde sürdürülmektedir.
Askerî sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığı ve askerî sağlık personelimizin özverili çalışmalarıyla kesintisiz bir şekilde icra edilmektedir. Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile yaptığımız protokol çerçevesinde Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık Fakülteleri ve Meslek Yüksekokulunda askerî öğrencilerimiz, eğitimlerine devam etmektedir.
Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak; daha büyük ve daha güçlü Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bundan sonra da ülkemizin ve asil milletimizin bekası için üzerimize düşen tüm görevleri üstün bir sorumluluk anlayışıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle,
- Mete Han’dan Sultan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadar ki tüm devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum.
- Aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor,
- Gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Sözlerime son verirken; şu anda dahi, sınırlarımızın ötesinde destansı bir mücadele ortaya koyarak teröristlere göz açtırmayan kahramanlarımıza, aynı şekilde denizde, havada görev yapan ve pek çok coğrafyada şanlı bayrağımızı gururla dalgalandıran tüm personelimize üstün başarılar diliyorum.